Yaşatmak İçin Yaşayanlar: Toplum Merkezi Çalışanları

Yaşatmak İçin Yaşayanlar: Toplum Merkezi Çalışanları

Muhammed (28) kendisini insanlara yardım etmeye adamış biri. Suriye krizinin başından beri aktif olarak çalışıyor, insanlara yardım ediyor. Arapça ve Türkçe’yi anadili olarak konuşan Muhammed 1 yıldır Türk Kızılay Kilis Toplum Merkezi’nde tercüman olarak çalışıyor. Bir Türk Kızılay Toplum Merkezi tercümanının içinde yaşadığı durumu ve hislerini konuştuk. Krize yakın bir sınır bölgesinde çalışıyor ve yaşıyor olmak nasıl bir duygu? Her şeyden önce, krize yakın bir sınır bölgesinde yaşamak, çalışmak herkes için zor bir durum. Bir taraftan düşen bombalardan insanları kurtarmaya çalışırken bir yandan da kendini korumaya çalışıyorsun. Bir keresinde bombalardan biri 10 metre yakınıma düştü. Öleceğim sandım, bir gürültü duydum. Şahadet getirdim, ölümü bekledim. Ailem de endişe ediyor, ama Türk Kızılayına gelince bir yerden sonra ‘Yaşatmak için yaşıyor’ oluyorsunuz. Birinin yüzünü güldürüyorsunuz. Az bir şey değil bu. İnsanların mutluluğu ile mutlu oluyorsunuz. Toplum Merkezleri’ne gelen kişiler savaşın getirdiği olumsuz durumdan ve travmadan oldukça etkilenmiş insanlar. Tercümanlar olarak sizler nasıl çalışıyorsunuz, en çok hangi durumlarda zorluk yaşıyorsunuz? Toplum Merkezlerinde çalışan tercümanlar olarak yalnızca toplum merkezinde değil sahada da aktif olarak yer alıyoruz. Yönlendirme yapılan her yere bir şekilde dâhil oluyoruz. Saha, psikososyal destek vs. İşe ilk başladığımızda Türk Kızılay tarafından sağlanan ‘vaka yönetimi’ eğitimine katılıyoruz. Bu eğitimlerde evlere yapılan ziyaretlerde yapılması ve yapılmaması gerekenler hakkında eğitim alıyoruz. Yine de alışmak oldukça güç. İlk zamanlarda ziyaret ettiğimiz evlerde sığınmacıların hikâyelerini duyduğumda istemsiz olarak mimiklerimi, jestlerimi kullanıyordum; ancak bu, yapılmaması gereken bir hareket. Karşınızdakinin hikâyesi, özellikle psikososyal destekte, sizin için ne derece ağır, yoğun olursa olsun sakin ve tepkisiz kalmalı, yalnızca konuşulanı çevirmelisiniz. Çünkü size garip gelen bir şey karşı taraf için oldukça normalleşmiş olabilir. Bizim için bir diğer önemli nokta da, karşınızdaki hislerini ve yaşadıklarını anadili ile anlattığı ve siz anlatılan dili rahatlıkla anladığınız için o kişinin bağrındaki yanık kokusunu hissediyorsunuz. İş anlamında ne derece deneyim kazanırsak kazanalım biz tercümanlar olarak karşımızdakilerin hislerini sizlerden bir miktar daha fazla hissetmeye devam edeceğiz. Bizler ana duyguyu hissediyoruz. Onlar üzgünken de, Toplum Merkezleri desteği ile hayatları güzelleştiğinde de ilk fark edenlerden oluyoruz. Destekte bulunduğunuz yararlanıcılardaki değişim çok farklı oluyor mu? Ne gibi değişimlere tanık oluyorsunuz? Farklı olmaz mı! Bir keresinde, duyma yetisini çok küçük yaşlarda kaybetmiş olan bir sığınmacının evine gittik. Diyaloğumuzu 2 oğlu 1 kızı ile gerçekleştirdik. Türk Kızılay Toplum Merkezleri Özel İhtiyaç Desteği kapsamında kendisini doktora götürdük, ihtiyacı olan duyma cihazını ona sağladık. İlk olarak ezan sesini duyabildiğini söyledi. Yavaş yavaş da konuşmaya başladı. Yıllarca dış sesleri duyamamış birine duyma yetisini zamanla kazandırdık. Aynı zamanda konuşmaya da başladı. En zoru psikososyal görüşmelerde oluyor. Aynı şekilde duygusal olarak en büyük etki de yine psikososyal görüşmelerde kendisini gösteriyor. 5 – 6 yaşlarında babasından istismara uğramış, son zamanlarda da arkadaşları tarafından dışlanmış bir erkek çocuğunun evine gitmiştik. Kendisi özellikle yaşı büyük tüm insanlardan çok korkuyordu. Psikologlarımız çok güzel ve detaylı bir şekilde çalıştı. 2-3 ay boyunca her hafta küçük çocukla görüşme yaptılar. Bir süre sonra bir sonraki görüşmenin ne zaman olacağını sormaya başladı, sohbet etmeye ve gülümsemeye başladı. Çocuğun sohbet isteği yalnızca onun yüzünü gülümsetmiyor, bizleri de gülümsetiyor ve heyecanlandırıyordu. Toplum Merkezleri’nin sosyal medyada kullandığı “bir dokunuş bin hayat” sloganını Toplum Merkezleri çalışanları olarak gerçekten çok hissediyoruz. Türk Kızılay Toplum Merkezlerinde çalışıyor olmak nasıl hissettiriyor? Türk Kızılay çalışanı olmak dünyaya bakış açınızı çok değiştiriyor. Bir sürü hayat var, insan var ve siz bir şekilde ona müdahil oluyorsunuz. Bir insanın hayatına dokunmak için onun yaşamını, kültürünü bilmelisiniz ki daha rahat duygudaşlık ve iletişim kurabilesiniz, karşılıklı güveni sağlayabilesiniz. Güvenin olmadığı yerde ne siz onun hayatına dokunabilirsiniz, ne de o size kapılarını açar. Aksine, size duvarlar örer. Türk Kızılay Toplum Merkezleri ile en çok başardığımız şeylerden biri de karşılıklı iletişimi ve güveni sağlama çabalarımız. Hepimiz ‘insanlık’ için çalışıyoruz, insanların gönüllerine dokunuyoruz